Türk İmparatorluğu mu Kuruluyor
“İnanmak başarmanın yarısıdır”
Durun durun hemencecik itiraz etmeyin!
Başlık, yandaş basından alıntı değildir. ‘Türk imparatorluğu mu kuruluyor?’ yazısı İsrail’in Jerusalem Post gazetesine aittir. Aslında bizim de uzun zamandır anlatmak istediğimiz budur. Fakat iç meselelere o denli gömülü yaşıyoruz ki dış dünyada olan biteni fazla algılamıyoruz.
Objektif bir Türkiye değerlendirmesi yapmak isteyenlere Batı medyasını, İsrail basınını falan öneririm. Zira Türkiye içerisinden yapılan olumlu Türkiye yorumları hemen ‘yandaş’ etiketi yiyerek inandırıcı bulunmuyor.
Ayrıca aşırı karamsarlık bağımlılık yapmış bizde. Sürekli felaket ve kötü haberler sarmalında yaşıyoruz. Bir yerde olumlu, güzel analizler haberler duyduğumuzda konduramıyoruz.
21. yüzyılın adını bizim devlet aklımız ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak koydu. Bu ne demektir? 20. yüzyılda ağır travmalar ve yenilgiler almış olan ülkemiz, bu yüzyılda kendine yeni bir vizyon çiziyor, hedefler belirliyor ki bunu aklı başında her devlet yapar. Fakat bizde bunun lafı dâhi polemik meselesi yapılır. Artık düşüncelere ipotek koymayı bırakın! Hayal edilebilen her şey günün birinde gerçeğe dönüşür.
Ayrıca bu bir hayal de değildir. Dünya konjonktürünün getirdiği yeni imkanlardır. Batı dünyası güç kaybederken, Avrasya bölgesinin atağa geçtiği bir süreci yaşıyoruz. Kaldı ki yeryüzünde hiçbir devlet, sistem ilanihaye hüküm süremez her şey inişli -çıkışlıdır.
Türkiye’nin dünya diplomasisindeki yeri giderek sağlamlaşmaktadır. Dünyada diplomatik misyon sayısında Türkiye üçüncü sıradadır. Rusya -Ukrayna savaşında güvenilir bir arabulucudur. En son Somali- Etiyopya geriliminde iki ülkeyi barıştırarak dünyada saygı görmüştür. Afrika’da hatırı sayılır bir partnerdir. 2002 yılında Afrika’da 15 diplomatik temsilciliğimiz varken, bugün sayı 47 temsilciliğe ulaşmıştır.
Sudan’da Türkiye verdiği askeri teçhizatla, oradaki hükümetin ayakta kalmasını sağladı. Somali’de roket fırlatma üssü kuruyor Türkiye. Burayı Fransız Guyana’sı fırlatma üssü gibi düşünün.
Suriye’nin Palmira şehri yakınlarında dünyanın sayılı askeri üslerinden birini inşa ediyoruz. Burası da ABD’nin Almanya’daki Ramstein hava üssü ayarında bir yer olacak.
Balkanlar’daki Türkiye etkisini bilmeyen var mı? Daha yakınlarda Arnavutluk başbakanı Türkiye’nin Avrupa’daki önemine büyük vurgular yaptı. Balkanlar’da Türkiye’siz bir plandan söz edilemez.
Gelelim Kafkaslara Ermenistan- Azerbaycan antlaşmasında yine büyük etken Türkiye’dir. Zengezur Koridoru yakında açılacaktır. Yine Irak’tan Türkiye’ye uzanacak Kalkınma Yolu projesi başlamıştır. Türk Devletleri Teşkilatı birçok alanda ivme kazanmıştır. Burada da ortak alfabeden, ortak paraya, orduya her şey masadadır.
PKK -PYD sorunu bitme noktasına gelmiştir. Filistin meselesinde Türkiye sözü dinlenen büyük faktördür. Bugün yakın coğrafyalarda, Türkiye’nin görüşü alınmadan işlere kalkışmak pek mümkün değildir.
Peki Türkiye tüm bu gücü nereden almaktadır? Sıkıntılara rağmen büyüyen bir ekonomisi, siyasi istikrarı, tarihî kodları ve en önemlisi de özgün savunma sanayisi, ürettiği ürünleri vardır. Uluslar arası alanda savunma sanayi ihracatıyla kaldıraç etkisi yaratmaktadır.
Askeriyesi, istihbaratı, diplomasisi, sanayisi, turizmi, tarımıyla ve de gelişmiş insan gücüyle Türkiye artık ‘ben de varım’ aşamasına gelmiştir. Türkiye son 9 yılda (milat 15 Temmuz 2016) büyük atılımlar gerçekleştirmiştir. Geride kalan yıllarsa genelde vesayet ve himaye altında heba edilmiştir.
Savunma sanayi alanında tam bağımsızlık için 10 seneye daha ihtiyaç vardır. Bu zaman dilimi aynı anda büyük Türk devletine geçişte ihtiyaç duyulan bir zaman aralığıdır ve risklere, tuzaklara, sınanmalara da gebedir.